İçeriğe geç

İttihat ve Terakki nasıl kapatıldı ?

İttihat ve Terakki Nasıl Kapatıldı? Psikolojik Bir Mercekten Analiz

Bir psikolog olarak, insan davranışlarını çözümlemek her zaman merak uyandırıcı olmuştur. İnsanların güç, ideoloji ve toplumsal ilişkiler içerisindeki davranışları, bazen öylesine kompleks bir yapıya bürünür ki, sonradan neyi, neden yaptıklarını anlamak, toplumsal bir olgunun çözülmesi kadar zor olabilir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Osmanlı Devleti’ne ve Türkiye Cumhuriyeti’ne olan etkisi tartışılmaz. Ancak, bu hareketin nasıl son bulduğunu psikolojik bir açıdan anlamak, özellikle insanların kolektif psikolojisi ve güç dinamikleri üzerine kafa yormak önemli bir yol açıcı olabilir. Peki, İttihat ve Terakki neden ve nasıl kapatıldı? Bu soruyu, bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji boyutlarıyla ele alarak inceleyelim.

Güç ve Kontrol: İttihat ve Terakki’nin Psikolojik Temelleri

Güç, insanların motivasyonlarını yönlendiren önemli bir psikolojik faktördür. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kuruluşunda da görülen bu güç arayışı, hem toplumsal hem de bireysel düzeyde büyük bir etkiye sahiptir. Cemiyetin liderleri, iktidara gelmeden önce, geleneksel Osmanlı bürokrasisinin ve askeri elitinin gücünü ele geçirmenin yollarını aramışlardır. Burada önemli olan, bireylerin güç hırsı ve kontrol arzusunun, hem bilişsel hem de duygusal açıdan nasıl bir dönüştürücü etki yaratmış olduğudur. Bu gücün kullanımı, zamanla cemiyetin liderlerinin aşırı özgüven duygusu geliştirmelerine yol açtı ve onlara yanlış kararlar aldıracak kadar büyük bir kolektif inanç yarattı. Ancak, psikolojik açıdan, güç her zaman sürdürülebilir değildir. Güçlü bir yapıyı sürdürme çabası, aynı zamanda içsel güvensizlikleri ve toplumsal tepkileri de beraberinde getirir.

İttihat ve Terakki’nin Çöküşü: Bilişsel Çelişkiler ve Yanılgılar

Bilişsel psikoloji perspektifinden bakıldığında, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çöküşü, liderlerinin zihinsel stratejilerindeki hatalardan kaynaklanmış olabilir. Kognitif disonans teorisi, insanların, inançları ve davranışları arasındaki uyumsuzluğu kabul etmekte zorlandıklarını öne sürer. Cemiyetin liderleri, başlangıçta devlete dair ideallerini gerçekleştirmeye çalışırken, zamanla bu idealleri savunmak için yaptıkları yanlışları göz ardı etmeye başlamışlardır. Bu zihinsel uyumsuzluk, onları toplumsal destekten yavaşça mahrum bırakmıştır. İttihat ve Terakki’nin “devletin modernleşmesi” idealinin arkasında yatan savunma mekanizmaları, toplumsal gerçeklikten giderek uzaklaşan ve halkla bağlarını koparan bir psikolojik stratejiye dönüşmüştür.

Cemiyetin liderlerinin, yenilikçi reformlar yapma çabaları başlangıçta halkı etkileyebilirken, bu değişimlerin zorlu ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesi, insanların alışkanlıkları ve geleneksel düşünme biçimleriyle çatışma yaratmıştır. Burada toplumsal onaylama ihtiyacı gözlemlenir; liderler, güçlerini sürdürebilmek için halkın onayına ihtiyaç duyarlar. Ancak halk, reformlara uyum sağlayamadığında, iktidarın meşruiyeti sorgulanır. İttihat ve Terakki’nin kapanmasının, bir anlamda bu bilişsel disonansın ve halkın onaylamadığı, hatta tepki gösterdiği değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığını söylemek mümkündür.

Duygusal Tepkiler ve Toplumsal Algı

Duygusal psikoloji açısından, İttihat ve Terakki’nin kapanması, toplumsal bir travmanın ve duygusal bir kopuşun sonucudur. Cemiyetin liderleri, sürekli olarak kendi stratejilerine ve reformlarına odaklanarak, halkın duygusal ihtiyaçlarını ve güvenliğini göz ardı etmişlerdir. Özellikle, Birinci Dünya Savaşı gibi kriz anlarında, toplumun toplumsal kaygıları artmış ve devletin yönetimindeki liderlere olan güven azalmıştır. Bu noktada, duygusal güven eksikliği, İttihat ve Terakki’nin siyasi gücünü aşındırmaya başlamıştır. İnsanlar, toplumsal güvenin sarsılmasıyla birlikte, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, kendilerini bu yapının dışına atmaya başlamışlardır.

Sosyal Psikoloji: İttihat ve Terakki ve Toplumun Güçlü Tepkisi

Sosyal psikoloji bağlamında, İttihat ve Terakki’nin çöküşünü kolektif davranışlar ve sosyal normlar üzerinden de inceleyebiliriz. Cemiyetin liderlerinin yükseldiği dönemde, toplumda güçlü bir toplumsal onay vardı. Ancak toplumsal yapı değiştikçe, sosyal normlar da evrilmiş ve halkın beklentileri farklılaşmıştır. Toplumun büyük bir kesimi, İttihat ve Terakki’nin sert yönetim biçiminden rahatsız olmuş, özellikle özgürlük ve adalet duyguları üzerinde ciddi etkiler yaratmıştır. Bu, halkın bilinçli olarak toplumsal değişim için farklı yollara başvurmasına neden olmuştur. Sosyal psikolojinin grup dinamikleri teorisi, liderlerin iktidarda kaldığı sürece grubun içindeki homojenliği sağlama çabalarının, sosyal çatışmalara ve dışsal müdahalelere yol açabileceğini savunur. İttihat ve Terakki’nin karşı karşıya kaldığı içsel ve dışsal baskılar, grup içindeki dayanışmayı zayıflatmış ve sonuç olarak çöküşü hızlandırmıştır.

Sonuç: İçsel Düşüş ve Toplumsal İsyan

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kapanışını, toplumsal ve psikolojik dinamiklerin bir birleşimi olarak görmek mümkündür. Güç ve kontrol arayışı, bilişsel uyumsuzluklar, duygusal güvensizlikler ve sosyal normlardaki değişim, cemiyetin düşüşüne yol açan ana faktörlerdi. Bugün, toplumların liderlerinden beklediği şey yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda toplumsal ve duygusal bağları kurma becerisidir. İnsanlar, yalnızca mantıklı kararlar değil, duygusal ve psikolojik güven de ararlar. İttihat ve Terakki’nin çöküşü, belki de bu gerçeği bize hatırlatmaktadır.

Peki, bugün siz, toplumdaki güç dinamiklerine nasıl tepki veriyorsunuz? Duygusal olarak güvende hissediyor musunuz, yoksa toplumsal yapılar sizi dışlıyor mu? Bu sorular, bireysel ve toplumsal düzeyde güç, kontrol ve güven arasındaki ilişkiyi sorgulamanın önemli bir adımı olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet girişsplash