Göya mı Güya mı? Kelimelerin Masumiyetinden Anlamın İhanetine Uzanan Bir Edebî Yolculuk
Kelimelerin Dönüştürücü Gücü Üzerine Bir Başlangıç
Bir kelime, bazen bir dünyanın ağırlığını taşır. Göya ya da güya…
İkisi de aynı tınıyı taşır gibi görünür ama aralarındaki fark, sadece harflerin değil, anlamın da kaderini değiştirir.
Bir edebiyatçının gözünde bu iki kelime, söylenenle söylenmeyen arasındaki ince çizgi gibidir. Çünkü dil, yalnızca iletişimin aracı değil, aynı zamanda toplumsal bilinçaltının aynasıdır. Göya mı güya mı? sorusu bu yüzden yalnızca bir dilbilgisi meselesi değil, aynı zamanda bir anlatı, bir kimlik, hatta bir edebî duruştur.
Güya: Gerçeğin Maskesi, Söylemin Kılıfı
Türkçede doğru kullanım “güya” şeklindedir. Arapça kökenli “kiyâ” (yani “gibi”) kelimesinden türeyen bu sözcük, “sözde, görünüşte, aslında öyle değilken öyleymiş gibi” anlamına gelir. Güya, dilin ironik bir jestidir; söylenenin tersini ima eder.
Bir roman kahramanı “güya mutlu”ysa, biz onun içindeki boşluğu biliriz.
Bir politikacı “güya halk için” konuşuyorsa, aslında kendi iktidarını inşa ediyordur.
Edebiyatın en keskin bıçaklarından biridir bu kelime. Güya, yazarın dilinde bir maske olur; karakterin içindeki sahiciliği ironinin sisleri arasına gizler.
Tıpkı Oğuz Atay’ın karakterlerinin “kendine bile dürüst olamayan” hâlleri gibi…
Okur bilir ki, güya samimiyetin ardında bir yorgun sessizlik vardır.
Göya: Halk Dilinin Sessiz Direnişi
Peki ya “göya”?
Resmî olarak yanlış kabul edilse de, halkın dilinde yaşamaya devam eden bu biçim, bir anlamda dilin halkla kurduğu duygusal bağın kanıtıdır. Göya diyen biri, kurallara değil, sese inanır. Çünkü halk dili, her zaman yazılı dilden daha sıcak, daha gerçek bir belleğe sahiptir.
Edebiyat tarihinde de bu tür “yanlış” biçimlerin bir tür dilsel özgürlük alanı yarattığını görürüz. Orhan Kemal’in işçileri, Yaşar Kemal’in köylüleri ya da Sabahattin Ali’nin taşra insanları, tam da bu tür kelimelerle can bulur.
Göya, onların sahiciliğinin, doğallığının, içtenliğinin sesidir.
Bu yüzden her “göya”, aslında “güya”nın yapaylığına karşı bir başkaldırıdır.
Güya’nın Edebî Rolü: İroni, Mesafe ve Gerçeklik
Güya kelimesi, edebî metinlerde sıklıkla ironi aracıdır.
Bir anlatıcı, “güya dürüst bir karakterden” bahsettiğinde, okur sezgisel olarak metnin oyununa katılır.
Bu kelime, bir metinde gösterenle gösterilenin çatıştığı noktada parlamaya başlar.
Virginia Woolf’un karakterleri “güya bağımsız” kadınlardır; oysa patriyarkanın gölgeleri hâlâ omuzlarındadır. Albert Camus’nün Meursault’su “güya kayıtsızdır”; aslında varoluşun çıplak anlamıyla baş başadır.
Edebiyat, işte bu “güya” hâlinin üzerine kurulur: görünüşle hakikatin sürekli mücadelesi.
Göya ve Güya Arasında: Halkın Diliyle Yazının Dili
“Göya” halkın sesidir, “güya” ise yazının.
Birinde samimiyet vardır, diğerinde ironi.
Bu fark, yalnızca bir harfin değil, bir dünya görüşünün farkıdır.
Bir köy kadınının “Göya ben anlamamışım” deyişi, aslında toplumsal bir eleştiridir; bilgiye, merkeze, otoriteye karşı bir sitemdir.
Bir akademisyenin “Güya demokratik sistem” demesi ise, bilinçli bir ironidir; güç mekanizmalarına yönelik entelektüel bir sorgulamadır.
Bu iki ses, Türkçenin çok katmanlı yapısını ve toplumun kendi içindeki dilsel gerilimleri ortaya koyar.
Bir Harfin Hikâyesi: Yanlış mı, Yoksa Direniş mi?
Kelimelerin kaderi, onları kimlerin kullandığıyla belirlenir.
“Göya”, dilin resmi tarihinden silinse de, halk belleğinde yaşamaya devam eder.
Bu, tıpkı yasaklanmış bir şarkının mırıldanılmaya devam etmesi gibidir.
Dil, her zaman otoriteye boyun eğmez; bazen yanlış sayılan bir kelimeyle bile kendini korur.
Bu açıdan bakıldığında, “göya” yalnızca fonetik bir varyant değil, dilsel bir özgürlük manifestosudur.
Okura Çağrı: Sence Hangisi Daha Gerçek?
Şimdi durup düşünelim:
Bir metinde “güya” geçtiğinde, biz hangi sese inanıyoruz?
Sözde doğruluğa mı, içten yanlışlığa mı?
Belki de dilin en güçlü tarafı, bu ikisini aynı anda barındırabilmesinde yatıyor.
Göya mı, güya mı?
Belki de doğru cevap, duygunun yöneldiği yerdedir.
Yorumlarda paylaş:
Senin için hangi kelime daha sahici? Göya mı, güya mı?
Belki de cevap, her birimizin içindeki kendi sesinde saklıdır.
—
#Göya #Güya #EdebiyatveDil #KelimelerinGücü #Türkçe #DilveAnlam #EdebiAnaliz