Karma Ekonomisinin Dayandığı Temel Varsayım Nedir?
Hayat bazen karmaşık, bazen de şaşırtıcı bir şekilde basittir. Bir kafede bir fincan kahve alırken, “Bunu şimdi ben mi alırım, sen mi?” sorusu ortaya çıkabilir. Duyduğum en komik şeylerden biri: “Ben alırım, sen de bir dahaki sefere ödeyeceksin” demek, sanki bir banka kredisi gibi! İşte, bu tür anlaşmalar aslında karma ekonomisinin temel varsayımına çok yakın! Karma ekonomi… Eh, o da ne?
Şimdi, gelin, bu karma ekonomi işini bir süreliğine derinlemesine inceleyelim ve üzerine birkaç kahkaha atalım. Hadi bakalım!
Karma Ekonomisinin Temeli: “Paylaşarak Kazanmak”
Karma ekonomi nedir? Temelde, her şeyin paylaşımına dayalı bir sistemdir. Bu ekonomi modelinde, insanlar, sahip oldukları malları ve hizmetleri paylaşarak hem birbirlerinden faydalanır hem de daha verimli bir şekilde kullanırlar. “Bunu ben alırım, sen de bir dahaki sefere ödeyeceksin” kuralı, aslında tam da karma ekonomisinin temel varsayımını yansıtıyor.
Mesela, arkadaşlar arasında bir yemek ısmarlama meselesi vardır. Bir gün ben ısmarlarım, bir sonraki sefere sen. Ama şu da var: Benim cebimde kalan para, senin cebinden kaybolan para kadar değil. Bir gün gelir, ben daha fazla ısmarlamam gerektiğini düşünürken, sen daha fazla “ama ben çok yedim” demek için fırsat ararsın. Karma ekonomisinde bu mantık işliyor. Sonuçta her iki taraf da bir şekilde bir şeylerden kazanıyor.
“Yani Şimdi Bunu İleriye Taşır Mıyız?”
Şimdi biraz daha derine inelim. Karma ekonomisinin dayandığı temel varsayım, “paylaşarak kazanç elde etme” anlayışıdır. Ama bir dakika… Bu sadece yemek ısmarlama ya da arkadaşlar arasında yapılan jestler için geçerli değil. Bir kafede geleneksel ekonomik anlayışla “benim” dediğimiz şey, aslında toplumda paylaşılan bir kaynaktır. Ve karma ekonomi, bu kaynağı daha verimli ve esnek bir şekilde kullanmayı amaçlar.
Hadi bir örnekle daha açalım, ama önce şöyle bir şey olsun:
Ben: “Karma ekonomi diyorlar, ne ya? Benim şu an anlamadığım bir şey var. Yani, bu ekonomi de her şey paylaşılıyor değil mi? Hangi akla hizmet bir insan, her şeyini başkasına verebilir ki?”
Arkadaşım: “Yani, böyle düşündüğün sürece kimse sana araba da vermesin, telefon da, her şeyin tam senin olsun!”
Ben: “Ama işte telefon almak için de bir şeyler kazanman lazım…”
Arkadaşım: “Bu da Karma ekonomi, zaten! Bak, her şeyin paylaşımına dayalı, bir şey alırken ‘takas’ mantığı devrede.”
Ben: “Bunu anlamadım ama okurum biraz…”
Evet, karma ekonomisini anlamak bazen bu kadar zorlayıcı olabiliyor. Fakat düşündüğünüzde gerçekten de şöyle bir şey var: Artık araba kiralama, ev paylaşma gibi örnekler üzerinden karma ekonomi çok yaygınlaşmış durumda. Bu bir anlamda sahip olma düşüncesini sorguluyor ve sahip olmanın ne kadar gerekli olduğunu sorguluyor. Elinde bir araba varken, bunu paylaşmak, bir başkasının işine yaramasına yardımcı olmak aslında bir tür kazan-kazan durumu yaratıyor.
Gerçekten Herkes Kazanıyor Mu?
İşte bu noktada işler biraz karışıyor. Karma ekonomisinin temel varsayımı, herkesin paylaşım yoluyla kazanç sağlamasıdır, ama gelin görün ki bazı durumlar bu “kazan-kazan” durumunun içine gizli bir “kaybet-kaybet” stratejisini katıyor olabilir. Evet, arabayı paylaşmak mantıklı olabilir, ama arabayı sana vermek için cebimde para kalmıyorsa, bu işin sonunda kaybeden ben oluyorum.
Karma ekonomi, kendi içinde çokça iyi niyet taşıyan bir model olabilir, ama bu sistemi doğru kurabilmek de bir o kadar önemli. Gerçekten paylaşmak ve karşılıklı fayda sağlamak istiyorsanız, sadece verici olmak yetmez, karşı tarafın da paylaşım yapma isteği olmalı. Yoksa bir bakmışsınız, paylaşımcı olmak yerine, siz artık “şirket” gibi çalışıyorsunuz, tüm işleri siz yapıyorsunuz ama bir kişi dahi bir şey paylaşmıyor.
Sonuç Olarak: “Paylaşımcı Ekonomi mi, Yoksa Paylaşılan Ekonomi mi?”
Karma ekonomisinin temel varsayımı, paylaşarak kazanç sağlamaktır. Evet, tamam, çok güzel. Paylaşımcı olmak, geleceğin ekonomisi olabilir. Ama bazen işler o kadar da masumane yürümüyor. Herkesin kazanması için biraz daha şeffaflık ve adalet gerekiyor. Yani, paylaşırken kazanmak isteyen birisi, paylaşımcı olmakla birlikte gerçekten kazanıp kazanmadığını da sorgulamalı.
Ve evet, eğer bu yazıyı okurken bir kahkaha attıysanız, karma ekonomi işte tam da bu kadar karmaşık!